Çərşəmbə axşamı, 19.11.2024, 08:15
Приветствую Вас Qonaq | Регистрация | Вход

moü

Меню сайта
Категории раздела
Мои статьи [196]
Dini [140]
Поиск
Вход на сайт

Наш опрос
Saytın qiymətləndirilməsi
Bütün cavablar: 1693
Друзья сайта
Статистика

Online cəmi 2
Qonaq 2
İstifadəçi 0

Məqalələr


NE OLACAK! BU ISIN SONUNDA TURAN VAR
Eminim ki, simdi anlatacagim olay, Türkiye’de yasayan her güney Azerbaycanlinin basina gelmistir:

Örnegin Türkiye’nin her hangi bir yerinde bir Türkiye vatandasindan adres soruyorsunuz ve karsinizdakine siveniz biraz degisik gelince (1925ten beri Türkçenin okullarda yasaklanmasini da göz önünde bulundurursak, bazi “Türkiyeli” dostlarimiza göre bozuk bir sive olan güney Azerbaycan Türkçesinin su mevcut seklide bile yasayabilmesi gerçekten bir mucizedir!)

Ve hemen ardindan her zamanki diyalog basliyor:

—Pardon siz nerelisiniz?

—Güney Azerbaycanliyim.

—Öylemi? Azeri misiniz?

—Hayir, efendim, Azeri degilim, güney Azerbaycan Türküyüm!

- Baku’den misiniz?!

Evet, anlasildi, tarih dersi baslamistir!

1825yilina dönüyorum ve o tarihte su an Iran adlanan cografyaya hakim olan Karakoyunlu Kaçar devletinin terkibinde, yari bagimsiz olan birlesik Azerbaycan’in, çarlik Rusya’si ile süren yillarca savastan sonra, Araz Nehiri sinir alinarak nasil fiilen iki parçaya bölündügünü, ve küçük bölümü olan, kuzey Azerbaycan’in Rus hakimiyetinde, öteki esas ve büyük parça olan Güney Azerbaycan ise Türkmen Kaçar devleti terkibinde kaldigini ve bu bölünmenin günümüze kadar devam ettigini (Güney Azerbaycan da 1925’ten sonra Kaçar Türk devletinin yikilmasindan sonra, fiilen Farslarin egemenligi altina geçmistir) ancak 1990li yillarin basinda Sovyetlerin parçalanmasi ile birlikte, kuzey Azerbaycan’in bagimsizligina kavustugunu…

Anlatmaya basliyorum!

—Yani Iranli misiniz?

—Hayir, efendim, Güney Azerbaycan, Iran adli ülkede 1925’ten bu tarafa hâkim olan Farslarin isgali altindadir.

—Iran’da ne kadar Azeri var?

—Efendim, Iran’da bir tane bile Azeri yok! Iran’da 35.000.000 Azerbaycan Türkü var!

Bizim vatandas belli ki çok sasirmis!

—Ama ne fark eder ki?

—Çok fark eder! Çünkü Azerbaycan bir cografya ismidir, millet degil, Azeri sözcügü ise, ilk defa olarak, tarihin en azili Türk düsmani Stalin, daha sonra ise hasta beyinli Iran-Fars sovenistleri tarafindan, Azerbaycanlilarin Türklük suurunu yok etmek, unutturmak için uydurulan sahte bir kimliktir. Emin olun ki eyer Ruslar, Allah korusun Anadolu ya hakim olsalardi, burada da egeli, ne bilim Karadenizli ve Izmirli diye uyduruk milletler ve kimlikle yaratmaya çalisirdilar.

Kendi kendime:"Ah, Yakup kadri ah! Simdi seni bir az anlamaya basladim, diyorum.

Ne ise vatandasimiz iyicene meraklanmistir anlasilan:

—Iran’da ne kadar Türk var ki? (hele sükür Türk dedi!)

—35.000.000

—Ne? 35.000.000 mu? Iran’in ne kadar nüfusu var ki?

—70.000.000 efendim!

—Allah, Allah o kadar var mi ki?

—Var efendim!

Ne ise ki simdilik “Azeri degiliz Türküz” konusunda anlasmis gibiyiz. Tabi simdi vatandasimizin birde “Iran” meraki sarmistir.

—Arapça biliyor musun?

—Hayir, efendim, bilmiyorum.

—Ama nasil olur, Iran Arap degil mi?

—Hayir, efendim Iran’da Resmi dil Farsçadir (Acemcedir). Iran’da ancak sizin Harran, Viransehir ve Hatay’iniz kadar Arap kökenli var ve ya yok!

Evet, bir az yoruldum, ama bir Türk vatandasinin daha, dogu sinirina bitisik 35.000.000 millettasini kesif etmesini sagladigima göre mutluyum…

Hayir! Insanimiza, Vatandasimiza kizmaya, darilmaya hiç ama hiç hakkimiz yok!

Çünkü onu yöneten ve yönlendiren sistem, onun çevresini, dünyasini, dogal uzantilarini, ulu bir milletin mensubu oldugunu… Anlamasini engellemistir.
Peki, nedir bu sistem? Nerededir bu gerçek sandigimiz hayali matrix?

-…yönlendirilmis gayri milli medya

— Türk devletini ve toplumunu Hitit ve Bizans uygarliklarinin kültürel mirasçisi olarak takdim eden egitim sistemimiz.

—deve kusu politikasi diye yanlis yorumlanan “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi

Insanlik tarihinin en yüce cihangir milletlerinden olan Türk varligini, Atatürk milliyetçiligi gibi dar ve soyut bir kavrami kullanarak Ardahan ile Edirne arasinda hapis eden zihniyetler (ve ondan sonra da Kerkük elden gitti gidiyor diye dövünen bir zihniyet, peki adama sormazlar mi 80 yildir kis uykusuna mi dalmistiniz beyler?)

—ve son zamanlarda “Türkiyeli” ve “Türkiyelilik” safsatasi

Evet, bu ülke Türk milliyetçisi rahmetli Ebulfez Elçi Bey'e “Ekselans ne güzel Türkçe konusuyorsunuz, nereden ögrendiniz?” diye soran dis isleri bakanlari da gördü!

Karabag’daki Türklere Ermeni canileri tarafinden soykirima maruz karirken,"Onlar sia biz Sünni, onlarla Iran ilgilensin" diyebilen cumhurbaskanlarini gördü bu ülke!

Aklima sair Fuzuli’nin o meshur dizeleri geliyor:

Dost bî-perva felek bî-rahm ü devran bî-sükûn
Dert çok hem-dert yok düsmen kavi tali’ zebun

Evet, bizde dis Türkler olarak, Türkiye’ye ilk adim bastigimizda buradaki aci gerçeklerle yüzlestik. Ama ne yazik dertlerimizi dinleyen, bizimle yürek birligi olan burada dava yoldaslarimizi da en az bizim kadar dertli oldugunu gördük:

—Ya, biz de bu ülkede Türklük davasi veriyoruz, Türkiye zaten su anda Türk olmayan veya Türklük suuruna sahip olmayan bir zümre tarafindan ele geçilmeye çalisiliyor. Biz, Türkiye’ye deki Türk milliyetçileri olarak siz, dis Türklerin çektigi acilari anliyoruz, ama biz de burada kendi canimizin derdine düsmüsüz…

Evet, kandaslarim, ülküdaslarim, kardeslerim, candaslarim, dava yoldaslarim, sizde haklisiniz ne yazik ki, hem de çok haklisiniz.

Sair Feridûddin ATTAR’in dedigi gibi: Dost kötü günde belli olur. Iyi günlerde ise yüzlercesi bulunur.

Siz Türk milliyetçileri, siz ülkücüler, bizim zor günü dostumuz oldunuz. Bugün belki sinirlarimiz birlesmeyebilir, ama kesinlikle gönüllerimiz birlesmistir.

Biz Güney Azerbaycan Türk milliyetçileri olarak, Tebriz’de, Urumiye ve Sulduz'daki bozkurt tek isildayan, umut, iman ve azim dolu gözleri Kars’tan Edirne’ye, aziz Türkiye’mizin her yerinde gördük. Bozkurt bayraklarinin dalgalandigi o mukaddes ocaklarda, güney Azerbaycan yasiyordu, vallahi, inanin ayni düsünceler, ayni yüzler, ayni sadelik, ayni hulus hatta çogu muhabbetler bile aynidir. O ocaklarda Sah Ismail de var, Yavuz Sultan Selim de var,
Sultan Uzun Hasan da var, Hazret-i Fatih de var, Enver Pasa da var, Gazi Mustafa kemal Pasa da var, evet Çöhreganli da oradadir her zaman...

Elbette bir gün dirilir eski beyler

Yine kiliç kusanir tarihteki pasalar…

Aklima yakin tarihimizde yasanan bir olay geldi:

Birinci dünya savasinda Ruslarin destekledigi Ermenilerin, kuzey Azerbaycan’da Türk kiyimina baslamalari üzerine, Halil pasa komutasindaki Osmanli ordusu (Kafkas Islam ordusu) birlikleri Bakû’ye dogru yola çikarlar.

Halil Pasa ve komuta heyetini tasiyan tren, Bakû’ye iki saat uzaklikta bir tren istasyonunda dinlenme molasi vermek için durur. O anda Halil pasanin bulundugu mekana elinde sazi ile bir Azerbaycanli Asik gelir ve çalmaya baslar:

Trenler vagon vagon asker tasir Bakû’ye

Asik bir iki defa bu dizeleri tekrar ettikten sonra, artik nerede ise bütün gücü ile haykirarak:

- …söyle Halil pasa Allah askina bunda ne is var?

Bunun üzerine Halil pasa ayaga kalkarak cevap verir:

- Bugün Bakû, yarin Taskent sonraki gün ise Urumçi!

“NE OLACAK! BU ISIN SONUNDA TURAN VAR”

Biz de o büyük pasayi saygi ile anarak, diyoruz ki: Bugün Ankara, yarin Kerkük, bir sonraki gün ise Tebriz…

“Evet, NE OLACAK BU ISIN SONUN DA TURAN VAR”

Категория: Мои статьи | Добавил: defaultNick (03.03.2010)
Просмотров: 556 | Рейтинг: 0.0/0
Всего комментариев: 0
Добавлять комментарии могут только зарегистрированные пользователи.
[ Регистрация | Вход ]